» ANA SAYFA
» VAKIF RESİMLERİ
» ABDÜLHAKÎM ARVÂSÎ
» SİLSİLE-İ ALİYYE
» KİTAP İNDİR
» VİDEO ARŞİVİ
» SESLİ YAYINLAR
» LiNKLER
» İRTİBAT
   » Bağış
Bağışlarınız için
HESAP NUMARALARIMIZ

  »  İrtibat

E-Posta 

bilgi@bulentgencervakfi.com 

Telefon 

+90 312 329 17 04

 
 
 
Silsile-i Aliyye Büyükleri   
 
Hüseyin Hilmi Işık Efendi (Vasiyyeti)
Hüseyn Hilmi Işık “rahmetullahi teâlâ aleyh”, 1 Receb-ül-ferd [21 Temmuz 1974] Pazar günü hâzırlamış olduğu Vasiyyetnâmesinde şöyle demekdedir.

Dünyâdaki insanlar sekiz kısımdır.

1- (Sâlih) olan mü'min. Müslimân olduğunu söyler. Ehl-i sünnet i'tikâdındadır. Ehl-i sünnet i'tikâdında olana (Sünnî) denir. Ehl-i sünnetin dört mezhebinden birine de uyar. Böylece, her hareketinde şerî'ate tâbi' olur. İbâdetlerini kendi mezhebine göre yapar. Harâmlardan sakınır. Bunlarda bir kusûru olursa, şartlarına uygun tevbe yapar. Çocuklarını ilk mektebe vermeden önce, Sâlih bir imâma veyâ Kur'ân hocasına gönderir. Onların Kur'ân-ı kerîm okuması, nemâz sûrelerini ezberlemesi, ilmihâl öğrenmeleri için çalışır. Bunları öğretdikden sonra, ilk mektebe gönderir. Oğullarını lisede, üniversitede de okutur. İlk okula göndermeden önce, din bilgisi öğrenmeleri, nemâz kılmağa başlamaları şartdır. Çocuklarını böyle yetişdirmiyen baba, Sâlih müslimân olamaz. Çocukları ile berâber Cehenneme gider. Yapdığı ibâdetler ve haclar, kendisini Cehennemden kurtarmaz. Sâlih mü'min Cehenneme hiç girmez.

2- (Sapık) olan mü'min. Müslimân olduğunu söyler ve müslimândır. Fekat, (Sünnî) değildir. Mezhebsizdir. Ya'nî i'tikâdı (Ehl-i sünnet) âlimlerinin bildirdikleri gibi değildir. Bunun için, hiçbir ibâdeti kabûl olmaz. Cehenneme girmekden kurtulamaz. İbâdet yapmazsa ve harâm işlerse, bunlar için de ayrıca Cehennemde kalır. Sapık inanışları küfr olmadığı için. Cehennemde sonsuz kalmaz. Şî'îlerin (İmâmiyye) fırkası böyledir.

3- (Fâsık) olan mü'min. Müslimân olduğunu söyler ve müslimândır. Hem de Sünnîdir. Ya'nî, Ehl-i sünnet i'tikâdındadır. Fekat, ibâdetlerin birkaçını veyâ hiçbirini yapmaz. Harâm işler. Fâsık mü'min, tevbe etmezse veyâ şefâ'ate kavuşmazsa, yâhud Allahü teâlâ afv etmezse, Cehenneme girip yanar ise de, îmânı olduğu için. Cehennemde sonsuz kalmaz.

4- (Aslî kâfir), kâfir çocuğudur. Kâfir olarak büyümüşdür. Kâfir olduğunu söyler. Muhammed aleyhisselâmın peygamber olduğuna inanmaz. Yehûdîler ve Hıristiyânlar, kitâblı kâfirdir. Komünistler ve masonlar, kitâbsız kâfirdir. Bunlar, kıyâmetde tekrâr dirilmeğe de inanmazlar. Putlara, heykellere tapınan kâfirlere (Müşrik) denir. Kâfirler Cehenneme girecek ve sonsuz yanacakdır. Dünyâda yapdığı iyiliklerin hiçbiri, âhiretde ona yaramıyacak, onu Cehennemden kurtaramıyacakdır. Ölmeden önce müslimân olursa afv olur, Sâlih mü'min olur.

5- (Mürted), müslimân iken, dinden çıkan, kâfir olan kimsedir. Müslimân iken yapmış olduğu ibâdetlerin ve iyiliklerin hepsi yok olur. Âhiretde ona fâide vermezler. Tekrâr müslimân olursa, afv olur. Tertemiz mü'min olur.

6- (Münâfık), müslimân olduğunu söyler. Fekat, müslimân değildir. Başka bir dindedir. Kâfirdir. Müslimânları aldatmak için, müslimân görünür. Münâfık, kâfirden dahâ fenâdır. Müslimânlara zarârı dahâ çokdur. Eskiden münâfıklar çokdu. Şimdi yok gibidir.

7- (Zındık), bu da müslimân olduğunu söyler. Fekat, hiçbir dinde değildir. Tekrâr dirilmeğe inanmaz. Sinsi kâfirdir. Müslimânları dinden çıkarmak için, dinleri içerden yıkmak için, küfrünü müslimânlık olarak tanıtır. Kâdiyânîler, Behâîler ve Bektâşîler böyledir.

8- (Mülhid) bu da müslimân olduğunu söyler ve kendisini müslimân sanır. İbâdetleri yapar. Harâmlardan sakınır. Fekat, Kur'ân-ı kerîme ma'nâ verirken Ehl-i sünnet i’tikâdından o kadar çok ayrılmışdır ki, imânı gideren, küfre sebeb olan inanışları vardır. Şî'ilerin Nusayrî ve İsmâ'îlî fırkaları ve Vehhâbîler böyledir. Kendisini mü'min, Sünnîleri, ya'nî doğru îmânlıları ise kâfir olarak tanıtmağa çalışır. Mü'mine kâfir diyen kâfir olduğu için, kâfirden dahâ fenâdırlar. Müslimânlara zarârları dahâ çokdur.

Aklı olan herkes, dünyâda râhat ve huzûr içinde yaşamak, âhıretde de azâbdan kurtulup, sonsuz ni'metlere kavuşmak ister. İşte bunun için, (Se'âdet-i ebediyye) kitâbımı yazdım. Dünyânın her yerindeki her çeşid insana se'âdet yolunu göstermek için uğraşdım. Önce, kendim öğrenmek için çok çalışdım. Senelerce, yüzlerle kitâb okudum. Târîhi, tesavvufu çok inceledim. Fen bilgileri üzerinde çok düşündüm. İyi anladım ve inandım ki, dünyâda râhata ve âhıretde sonsuz iyiliklere kavuşmak için, (Sâlih) müslimân olmak lâzımdır. Sâlih müslimân olmak için, din bilgilerini (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarından öğrenmek lâzımdır. Câhil olan kimse, sâlih değil, müslimân bile olamaz. Sâlih müslimânın nasıl olacağını (Se'âdet-i ebediyye) kitâbımda uzun bildirdim.

 
 

Geri Dön

.::Bülent Gençer Vakfı .::.